Lesitin kelimesinin kökeni Yunanca'daki lekithos yani yumurta sarısından gelmektedir. 1850 yılında Fransız bilim adamı Gobley tarafından yumurta sarısından izole edilmiştir. Fosfolipid olarak tabir edilen bu bileşen hem yağı hem de suyu seven anlamında kullanılan ampifibik özellik taşımaktadır. Lesitin bir çeşit yağ bileşenidir ve tüketiminin iyi kolesterol olarak bilinen HDL üzerine olumlu etki yaptığı bilinmektedir.

 Lesitinin elde edilebileceği yerler ise çok çeşitlidir. Soya,   ayçiçek, yumurta, buğday, yulaf, yer fıstığı ve hatta hayvan   dokularından bile lesitin elde edilebilir. Fakat soya bilinen   en yüksek lesitin içerikli kaynaktır ve ucuz oluşu nedeniyle   de genellikle endüstriyel üretimde tercih edilmektedir.   İkinci sırada ise ayçiçek lesitini gelmektedir.

 Endüstride kullanılan lesitin ilk keşfedildiğinden bu yana   farklılaşmıştır. Lesitinin farklı alkoller ve asitlerle üretimi   sonucunda emülsifiye edici özellikleri arttırılmıştır.   Uygulamalara özel farklı lesitin tipleri geliştirilmiştir. Şekerin kristalize olmaması, kremanın katılaşmadan sürülebilmesi, yağın kızgınken sıçramaması, keklerin kalıba yapışmaması için lesitin en uygun çözümdür. Lesitinin elde edildiği kaynağa göre farklı renkleri vardır ve günümüzde hem toz hem de sıvı formda üretilebilmektedir.

Sizin için uygun tip hangisi? Gelin birlikte bulalım.