« Blog «

ORGANİK ÇİKOLATA? ORGANİK LESİTİNLE MÜMKÜN!

 

Birkaç yıl önce sadece belli marketlerde görebildiğimiz organik gıda reyonları yumurta, meyve, sebze ve sütle giriş yapmıştı hayatımıza. Fakat bugün ürün portföyü yoğurttan bisküviye sucuktan çikolataya kadar genişledi. Fiyat farkına rağmen yerini sağlamlaştıran bu ürünlerin üretim koşullarına ve standartlarına biraz göz atalım.

Tanımına göre organik gıdalar; modern genetik mühendislik tekniklerinin, sentetik pestisitlerin, büyüme hormonlarının, antibiyotiklerin, kimyasal gübrelerin, sentetik katkı maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı bitkisel ve hayvansal gıdalardır.

Organik ürünler; Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş bağımsız kuruluşlar tarafından mevzuata uygun şekilde denetlenir ve sonrasında sertifika verilir. Organik ürün ambalajlarında belirlenmiş logolar kullanılarak ürünlerin organik sertifikalı olduğu belirtilir. Bu sertifikaya sahip olmayan ve logosu bulunmayan ürünlerin organik adıyla satılması veya reklamının yapılması yasaktır.

organik ürün logosu ile ilgili görsel sonucuEndüstriyel gıdalarda da ‘organik’ adıyla satılan paketli ürünlerin içerisinde kullanılan tüm ham maddeler doğal olmak zorundadır. Yani aldığınız organik çikolatanın kullanıldıysa aroması, renklendiricisi, kakaosu ve emülgatörü de organik olmalıdır. Tabi tanımından ötürü, bu katkı maddelerinin üretimi sırasında kimyasal hiçbir madde bulunmaması gerekir.

Esas soru endüstriyel ürünler için organik katkı maddesi üretmek mümkün müdür? Sevindiren cevap şu ki günümüzde mümkün. Portföyümüzde bulunan organik lesitini ele alalım. Lesitin üretimi için ayçiçek veya soya gibi kaynaklar organik tarım yapılarak elde edilir. Üretim sırasında tarım veya böcek ilacı gibi hiçbir kimyasal hatta doğada bulunmayan hiçbir madde kullanılmaz. Hasat sonrasında ise yağ eldesi için ekstraksiyon yapılırken mekanik yöntemler kullanılır ve herhangi bir solvent kullanılmaz.

 Üretilen katkı maddelerinin organik olup olmadığı Avrupa & Amerika standartlarına göre denetlenir ve uygunsa aşağıdaki logoların kullanıldığı sertifikalarla ispatlanır. 

organic europe ile ilgili görsel sonucu

certid ile ilgili görsel sonucu

Fakat organik üretimin en önemli noktalarından biri ham madde kaynağının takip edilebilirliğidir. Peki takip edilebilirlik neden önemlidir? Sebebini GDO analizi üzerinden açıklayalım: GDO analizi çoğunlukla PCR adı verilen bir yöntemle yapılır. Bu yöntem üründe proteini analiz eder. Çünkü genetik modifikasyon proteini etkilemektedir ve GDO’lu ürün protein üzerinden tespit edilebilir. Oysa lesitin üretimi soğuk filtrasyonla yapıldığında protein tamamen ayrılabilir. Yani GDO’lu kaynaktan elde edilen lesitinde de üretim yöntemi sayesinde GDO analiz sonucu negatif çıkabilir. Bu yüzden firmalar sadece GDO analizinin negatif olduğu raporla yetinmemelidir. Ham madde kaynağının organik kaynaktan elde edildiğini gösteren sertifikayı da sağlamalıdır. Bu sertifika Avrupa regülasyonuna göre denetlenen üreticilere verilir ve aşağıdaki logoyu taşır.

Sonuç olarak gıda endüstrisi bilinçlenen tüketici taleplerine göre şekillenmeye devam etmektedir. Siz de daha sağlıklı, sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler arıyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.